Spor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Spor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Nisan 2019 Cuma

ATATÜRK'ÜN SPOR POLİTİKASI VE GÜNÜMÜZ TÜRKİYE'SİNDE SPORUN SORUNLARI

Değerli yazar Hanifi Işık'ın "100. Yılında Atatürk'e Göre Neredeyiz" adlı kitabının içinde yer alan yazım.

ATATÜRK’ÜN SPOR POLİTİKASI VE GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE SPORUN SORUNLARI

Spor faaliyetlerinde elde edilen başarılar bir milletin kudretini, imkanlarını, medeni kabiliyetinin ve istikbale bakış açısını ortaya koyan önemli göstergelerden birini oluşturmaktadır. Spor kitleler üzerinde sosyal ve kültürel anlamda büyük bir etkiye sahiptir.
Osmanlı Padişahlarının birçoğu geleneksel sporlar ile ya bizzat ilgilenmişler ya da bunları yapanları çeşitli vesilelerle teşvik etmişlerdir. Bununla birlikte Osmanlı Devleti, dünyada spor konusunda önemli gelişmelerin ve profesyonelleşmenin yaşandığı 19. Yüzyılın ikinci yarısında içinde bulunduğu siyasi, iktisadi, askeri ve sosyal sorunlar nedeniyle bir çok alanda olduğu gibi beden eğitimi ve spor faaliyetleri ile de yeterince ilgilenememiş, sonuç olarak Türk topraklarında sportif çalışmalar çağdaş dünyanın gerisinde kalmıştır.
Spor alanında yapılan çalışmaları Türk inkılap hareketinin önemli unsurlarından biri olarak gören kendisi de bir çok sporu yapan (Binicilik, yüzme, kürek çekme ve bilardo) Atatürk, bu inkılabın millete mal edilerek, milletin ilgi ve desteği ile yapılmasından ve yürütülmesinden yana olmuştur.

Bu nedenle Türk kültürünü çağdaş medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma hedefi doğrultusunda spor alanında da çağı yakalamak ve çağdaş insanlık ailesi içinde yer almak Türkiye Cumhuriyetinin esaslı hedeflerinden birini teşkil etmiştir. Bu bağlamda: “Muvaffak (başarılı) olmak için her türlü muavenetten (yardımdan) ziyade bütün milletçe sporun niteliği, kıymeti anlaşılmak ve ona kalpten sevgi göstermek, onu vatani vazife saymak lazımdır.” diyerek Türk milletinin medeniyet yolunda mesafe katedebilmesi için spora ilgi göstermesini ve bunu vatani bir görev olarak algılamasını istemiştir.
Atatürk iyi bir devlet adamı ve asker olmasının yanı sıra geleceği iyi görebilen bir strateji uzmanıydı. Sporla ilgili yaptığı çalışmalarda bunu görmek mümkündü. Dünyada ilk defa beden eğitimi dersini zorunlu kılınmasını sağlayan kişi o olmuştur. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur sözü ise onun nasıl bir gençlik istediğini çok iyi anlatmaktadır.



Türk gençliğinin sporla daha fazla haşır neşir olması için çeşitli stadyumlar ve spor merkezleri hizmete sokulmuş, izciliğe önem verilmesi için gayret sarf etmiştir. Ayrıca sporun gelişmesi için Terbiye-i Bedeniyye Darülmualil’i  daha sonraki adıyla Gazi Terbiye Enstitüsü Açılmıştır.

1932 yılında Atatürk’ün tavsiyesi ile kurulan Halkevlerinin spor programlarında güreş, binicilik, okçuluk gibi Türk ata sporlarının yanı sıra ritmik jimnastik, gülle, trapez gibi spor dallarına ve artistik danslar ve toplu gezintiler gibi sosyal etkinliklere yer verilmiştir.

Sporcuların yetiştirilmesi ve okullarda ki beden eğitimi öğretmeni ihtiyacının karşılanması için kurslar açılmış ve bu kurslarda başarılı olanlar yurt dışına gönderilerek bilgi ve eğitimlerinin arttırılmasına çalışılmıştır.
Sporda başarılı olmak için idari yapılanmanın da önemli olduğunu bilen Atatürk bu amaçla Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesini kurdurmuştur.
Yeni kurulan ve kaynakları kısıtlı olan ülke bir yandan yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor bir yandan da milletler topluğunda yerini almak için çaba gösteriyordu. Bu amaçla zar zor bulunan paralarla 1924 Paris Olimpiyat oyunlarına sporcularımızın katılmaları sağlanmıştır. Bu yeni kurulan devletin sporla ilgili ilk ayak sesleriydi.

Günümüze geldiğimizde aradan geçen yıllar boyunca sporun bir çok kesime ulaştığı uluslararası turnuvalarda Türk sporcularının çoğunlukla yer aldığını görmekteyiz. Tabii ki tartışılan konu “Ne kadar başarılıyız?”. Acaba ülkemizde sporu doğru dizayn ediyor muyuz? Sorusu da hemen akıllara geliyor. Sporun büyük halk kitlelerince yapılması yaygınlaştırılırken elit sporcularında önü açılarak ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeleri sağlanmalıdır.
Aslında bu konu sanki suyun musluğa gelişi gibi bir yol izler. Su önce derelerden, nehirlerden akarak baraj göllerine gelir, oradan da belli arıtmalardan, elemelerden geçtikten sonra şehir şebekesine pompalanır ve musluğa ulaşır. Elit sporcularda böyledir ama yapıda herhangi bir aksama olursa bu amaca ulaşılamaz.
Hazır tesislerden bahsetmişken bu konuya değinmekte fayda var: Ülkemizde devletin, belediyelerin, okulların ve kulüplerin tesis konusunda yetersizliklerini tartışmaya gerek yok. Tesisleşme olmadan sporda başarı beklemek hayalden öte gidecek bir konu değildir. Bir konuda tesisler verimli şekilde kullanılıyor mu? Örnek vermek gerekirse tesislerin bir çoğu hafta içi 9 ile 16 saatleri arası sinek avlıyor. Bu saatlerin daha verimli kullanılması için projeler geliştirilemez mi? Çevre okullarda ki çocukların buralardan faydalanması sağlanamaz mı?
Tabii ki tesisi yapmakla bitmiyor tesisin işletilmesi için gerekli kaynak ve malzemenin de sağlanması gerekiyor. Bunun için Gençlik ve Spor Bakanlığı ile federasyonlara büyük iş düşüyor. Doğal olarak bu yapıların siyasi partilerin arka bahçesi gibi görülmeden işi bilenin görev aldığı yerler olmalıdır. Spora siyaset karıştırılmadan yapılmalıdır.
Sporumuzun en büyük sorunlarından biri ise bence üniversite sınavıdır. Daha önce bu konuda yazdığım makalede olduğu gibi sınav yaklaştıkça bir çok sporcu aile baskısı ile spordan uzaklaşmakta veya performansları düşmektedir.
Dünyada beden eğitimi dersini zorunlu kılan ilk ülke olmamıza rağmen günümüzde ders saatleri azalan, yeterli malzeme ve mekanla desteklenmediği için “topu ver oynasınlar” gibi bir düzene girmiş olan bir derstir. Okul öncesinden üniversiteye iyi planlanan ve yetenek taramaları ile çocukların daha başarılı olacakları branşlara yönlendirildiği bir sistem başarıyı getirecektir.
Prof. Dr Çiğdem Kağıçıbaşı’na göre insan beyninin en hızlı olduğu dönem erken çocukluk çağıdır. Sonraki yıllarda gelişim daha yavaş olur. Okul öncesi bilimsel temelli eğitimin getirisi, uzun vadede 1'e 7 oranındadır. Bu nedenle, bilimsel temelli erken çocukluk döneminde spor eğitiminin sağlanması, sportif gelişim ve kültürü açısından çok önemlidir.
Amatör spor dallarında ise durum daha vahim bir haldedir. Sponsorluk sistemleri yeterince işletilmediği ve kaynak bulmakta zorlandıkları için başarıya odaklanmada zorlanmaktadırlar. Seyirci gelirleri ise neredeyse yok denecek kadar azdır. Ayrıca amatör sporcuların sağlık güvenceleri olmadığı için her hangi bir sakatlık durumunda zor duruma düşmektedirler. Bu alanda sağlık sponsorluğu veya sigortası devlet tarafından karşılanan bir yapı kurulmalıdır.

Çocukluğumuzda sokağa çıkarak top sahasında top oynar veya kendi yaptığımız çemberlerle basketbol oynardık. Şimdi çocukları bilgisayarın başından kaldırıp evden çıkarmak ne kadar zor herkes biliyor. Tabii ki burada velilerin güvenlik kaygısı ön plana çıkıyor. Bunda da haksız değiller Mahallelerinde ki parkta oyun oynayacak çocukların ne gibi sorunlarla karşılaşabileceğini tahmin edersiniz. Bu durumu düzeltmek için spor alanları ve parklarda güvenlik görevlisi olması çocukların buralara korkmadan giderek spor yapmasını sağlayacaktır.
Ataürk’ün istediği gibi, kafası çalışan, bedenen güçlü ve ahlaklı bireyler yetiştirmek istiyorsak sporu hayatımızın bir parçası yapmalıyız.
Geçmişi ve Atatürk’ün tavsiyelerini dikkate almadan, hiçbir yönetsel önlem almadan ezbere ve ilkel yöntemlerle spor yapmaya çalışıyoruz.
1- Bireysel başarılarla avunup övünüyoruz.
2- Kitle sporu yok
3- Hala bir milli takımı oluşturamadık.
4- Özellikle profesyonel spor kulüplerimizde Türk sporcuya rastlayamıyoruz.
5- Yurt içi taramalar çok zayıf kalıyor.
6- Amatör spor dalları bakımsız ve üvey kalmakta.
7- Yıllardır olimpiyatları bile alamadık.

23 Nisan 2013 Salı

SPOR MERKEZİ SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

ÇİZGİLİ DEFTER

SPOR MERKEZİ SEÇİMİNDE NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?
             Günümüzde spor insanların yaşam tarzının bir parçası ve vazgeçilmezi olmuştur. Kimimiz parklarda, kimimiz spor merkezlerinde spor yaparak daha sağlıklı bir vücuda/bünyeye sahip olmanın yollarını arıyoruz.
            Spor yapmak için spor merkezlerini tercih edeceklerin öncelikle kendilerine, şu soruyu sormaları gerekmektedir. “Niçin spor yapmak istiyorum?”. Bu sorunun birçok cevabı olabilir. Sizin gideceğiniz spor merkezinin beklentilerinize cevap veriyor olması önemlidir.
            Çevremize baktığımızda, birkaç çeşit spor merkezi görmekteyiz. Her türlü imkânı olan büyük spor merkezleri, orta kalitede spor merkezleri, apartman altı spor merkezleri ve butik tarzda, örneğin sadece yoga ve pilates vb. egzersizlerin yapıldığı spor merkezleri.
            Diyelim ki, bir spor merkezine yazılmaya karar verdik. Bunun için nelere dikkat etmemiz gerekiyor? İsterseniz bunları maddeler halinde inceleyelim:
            1. Spor Merkezinin Yeri: Arkadaşlarım bazen sorarlar, “en iyi spor merkezi neresidir” diye. Benim cevabım ise şudur: “evinize en yakın spor merkezi”. Çünkü günlük hayatın koşuşturmasının içinde o kadar çok yoruluyoruz ki, spor salonu uzaksa veya trafik varsa içimizden gitmek gelmiyor. Bu yüzden evimize yakın olmasının yanında, ulaşım imkânlarının iyi olması ve ücretsiz otoparkının bulunması önemlidir.
            2. Eğitmenler: Eğitmenlerde bakmamız gereken en önemli özellik bilgili ve ilgili olmalarıdır. Ayrıca aşırı laubali veya soğuk eğitmenler sizi spordan soğutabilir. Eğitmenler güler yüzlü, sizi motive ederek hedeflerinize ulaştırmaya çalışacak kişiler olmalıdır. Programlarınızı hazırlayan eğitmen ile sürekli çalışmakta da fayda vardır. Aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmak zorunda kalmazsınız. Sürekli eğitmen değiştiren spor merkezlerinin işletmesinde bir sıkıntı vardır demektir. Bu konuya da ayrıca dikkat edin.
            3. Spor Ekipmanları: Genel olarak baktığımızda; bu ekipmanların ergonomik olması, nabız ölçümü yapan, yağ yakımını hesaplayan, MET’si (metabolik eşdeğer) gösteren, kullanışlı, güvenlik sistemli, televizyonlu, usb bağlantısı olan ve kulaklık takılabilen ekipmanlar olması önemlidir.
            Ayrıca bazı spor merkezlerinde çipli sistemler vardır. Bu sayede kişi cihazı makineye okutur, makine otomatik olarak ağırlık, eğim, yoğunluğu ve tekrar sayılarını ayarlar. Giriş-çıkış ve ödemelerde bu çip sayesinde yapılabilmektedir. Doğal olarak böyle bir merkezi tercih ettiğinizde ödemeyi düşündüğünüz miktar biraz daha artacaktır.
            Yoğun kullanımın olduğu 19:00-21:00 saatleri arasında, yeterli sayıda ekipman yoksa, sıra beklemek zorunda kalırsınız. Yeterli sayıda ekipman olduğundan emin olun. Aletlerin çalışır durumda olduğundan emin olun. Çevrenizde “arızalıdır” yazısı bulunan çok fazla ekipman varsa, teknik servisin iyi çalışmadığını düşünebilirsiniz.
            Şimdi isterseniz spor merkezinde kullanılan aletlere bir göz atalım:
            Koşu Bandı:  Cardio çalışmalarının vazgeçilmezidir. Ne kadar diz eklemlerine zarar vermiyor dense de siz buna inanmayın. Olabildiğince şoku azaltan yumuşak tabanlı olanları tercih edin. Mümkünse yürüyüşlerinizi tartan, toprak veya çim zeminde yapınız.
            Yatay ve Dikey Bisiklet:      Bacak ve alt karın çalışmaları için ideal bir alettir. Bu aletle çalışırken ses yapmamasına ve pedalında boşluk olup olmadığına dikkat edin.
            Kürek: Sırt, bacak ve kol kaslarına çok faydalı bir alettir. Genelde sulu ve susuz olmak üzere iki çeşidi vardır. Bu cihazlarda en sıkıntılı yer, ayakların konulduğu bölümdür. Yoğun kullanımdan dolayı kayışları kopmaktadır.
            Cross Trainer: Bütün vücut kaslarını çalıştıran cardio ekipmanlarından biridir. Üzerine çıktığınızda zorlanmadan ritmik olarak hareketi yapabilmelisiniz.
            Stepper: Basenlerdeki yağları eritmek için kullanıldığından dolayı daha çok bayanlar tarafından tercih edilmektedir. Çalışırken, merdiven çıkıyormuş gibi hissedersiniz. Piston sisteminde bozukluk olduğunda çalışma performansınız düşebilir.
            Serbest Ağırlık Aletleri: Bir makineye bağlı kalmadan sizin belirlediğiniz ağırlıklarla yapılan çalışmaların genel adına “serbest ağırlık” diyoruz. Genel olarak vücut geliştirmeyle uğraşanların kullandığı aletlerdir. Bu bölümde dikkat edeceğimiz husus; ağırlıkların yerli yerinde, düzenli olması ve paslı ağırlıkların bulunmamasıdır. Bu alanın duvarlarının ayna ile kaplı olması çalışmaların daha iyi yapılabilmesi için önemlidir.
             4. Havalandırma: İyi bir havalandırma, iyi bir spor merkezinin olmazsa olmazıdır. Sistem içerideki pis havayı dışarı atarak temiz havayı içeri vermelidir. Özellikle yağ yakımının verimli olabilmesi için bol oksijenli bir ortam gereklidir. Ortama girdiğinizde yüzünüze sıcak ve ter kokulu bir hava çarpıyorsa bir kez daha düşünün derim.
            5. Aydınlatma: Spor merkezinin doğrudan güneş ışığı alması önemlidir. Ancak güneşin gözümüze gelmesi durumunda stor perdeler olmalıdır. Aydınlatma için sarı güneş rengi aydınlatmalar kullanılmalı. Beyaz floresan, renkleri soluklaştırarak insanları sinirli hale getirmektedir. O yüzden, bu tür alanlarda kullanılmamalıdır. Dış camların aynalı olması, yani dışarıdan içerisinin gözükmemesi de daha rahat spor yapmanızı sağlayacaktır.
            6. Soyunma Odaları: Soyunma odaları bir spor merkezinin temizliğini en net şekilde anlayabileceğiniz yerleridir. Soyunma odalarının ferah, temiz ve iyi havalandırılmış olması çok önemlidir. Kalabalık olduğu zamanlarda bile duş ve tuvaletlerin sayısının yeterli, temizliğinin düzgün yapılıp yapılmadığını gözlemleyin.
            7. Dolaplar: Dolaplar kişiye özel olmalıdır. Ama alan darlığı ve üye sayısının çokluğu sebebiyle bu genelde mümkün olmamaktadır. Dikkat etmemiz gereken konu, dolapların büyüklüğü ve güvenlikli bir kilitleme sisteminin olmasıdır. İşten takım elbiseyle gelmiş birinin küçücük bir dolaba kıyafetini sığdırması zor olabilir.
                8. Yüzme Havuzu: Her gün dip temizliği yapılan, klor (ideali 0.6-1.5 mg/lt) ve pH (ideal olan 7.2-7.6) değerlerinin günlük olarak kontrol edildiği ve yazıldığı, aylık olarak da kapsamlı testlerin yapıldığı havuzları tercih etmelisiniz. Havuz temizliği iyon ve klorlu olmak üzere iki tipte yapılmaktadır. Klorlu olanlara daha fazla dikkat etmeliyiz. Klorun fazlası kansere yol açtığı gibi, az kullanılması durumunda bakterilerin üremesine sebep olmaktadır. Havuz suyu sıcaklığının ise 27ºC ‘den yüksek olmaması gerekmektedir.
            Eğer çocuklarınız varsa, çocuk havuzu olup olmadığını, yoksa çocukların havuzu kullanıp kullanamayacağını öğrenin. Güvenlik açısından cankurtaran bulunup bulunmadığını sorun.
            Havuza girişte üyelerin duş alıp almadığını ve ayak dezenfekte havuzunun olup olmadığını kontrol edin.
            Spor merkezinin açık havuzunun bulunması sizin veya ailenizin yazın keyifli zaman geçirmenizi sağlayabilir.
            9. Sauna: Toksinlerden kurtulup rahatladığınız saunada nelere dikkat etmeliyiz. Birincisi ısısı nın 80 ºC’nin üzerinde olması gereklidir. İçerdeki nem oranı da %5 -%15 arasında olmalıdır. Sauna içerisinde en fazla 10-15 dakika kalınmalıdır. Nefes darlığı ve kalp yetmezliği olanlar kullanmamalıdır. Acil durumlar için ilk yardım zili olmalıdır. Oturacağınız veya yatacağınız alanda mutlaka, havlu kullanmalısınız. Aksi halde cildinizde bakterilerin sebep olduğu sıkıntılar yaşayabilirsiniz.
            10. Fin Hamamı: Buharın rahatlatıcı etkisiyle toksinlerden kurtulduğumuz. Mentollü buharı ile nefes açtığımız bir yerdir. İçinde mutlaka oturacağınız bölgeyi temizleyebileceğiniz bir su sistemi olmalı. Bildiğiniz gibi ıslak zeminlerde bakteri üretimi artar.
            11. Türk Hamamı: Kese ve köpük masajını seviyorsanız aradığınız spor merkezinde bu bölüm mutlaka olmalı.
            12. Tenis ve Squash Sahaları: Tenis veya squash vazgeçilmezinizse, bu imkanların olup olmadığını öğrenin. Dizinizde rahatsızlık varsa bu sporları tercih etmeyin.
            13. Stüdyolar: Derslerin yapıldığı bu alanların havalandırılması ve kullanılan matların temizliğine dikkat edin.
            14. Çocuk Kulübü: Eğer küçük çocuğunuz varsa ve spor yaptığınız zaman kimseye bırakamıyorsanız, bu hizmeti veren spor merkezini seçmelisiniz. Ayrıca çocuklara bakan kişinin pedagojik formasyonunun olması önemlidir.
            15. Sosyal Tesisler: Kafeterya, vitamin bar ve restoran bulunması sosyalleşmenizi arttıracak, ayrıca spor sonrası enerjinizi geri kazanmanızı sağlayacaktır.
            16. Aktiviteler: Spor merkezinde ücretli ve ücretsiz verilen aktivitelerin neler olduğunu iyi öğrenin. Ayrıca sizin özellikle istediğiniz bir aktivite varsa bunun bulunup bulunmadığını öğrenin.
            17. Diyetisyen: Spor merkezinde diyetisyen bulunması özellikle kilo vermek isteyenler için iyi olacaktır. Diyetisyenin yazdığı programa bağlı olarak spor yapılması kilo vermeyi kolaylaştıracaktır.
            18. Doktor: Rutin sağlık kontrollerinin yapılması ve spor merkezinde meydana gelebilecek olaylara anında müdahale edebilecek bir doktorun bulunması, göz önüne almanız önemlidir. Herhangi bir sağlık probleminiz varsa doktoru olan bir spor merkezini tercih etmelisiniz.
            19. Üyelik Şartları: Öncelikle, bir deneme süresi talep edin ve bu süre zarfında yukarıda bahsettiğimiz şartların ne kadarını yerine getirdiklerini kontrol edin. Ayrıca ilk etapta kısa vadeli üyelik seçeneklerini tercih edin. Herhangi bir hastalık, tayin ve tatil gibi durumlarda üyeliğinizin dondurulup dondurulmayacağını veya başkasına devir yapılıp yapılamayacağını öğrenin. Üye olmaya karar verdiğinizde üyelik sözleşmesini dikkatle okuyun, imza atacağınız şartlardan haberiniz olsun.
            Doğru tercihleri yaptığınız sağlıklı ve spor dolu günler dileğiyle. 26 Mart 2013. Cenk TUNÇ. Ankara. cengo13@hotmail.com