14 Nisan 2014 Pazartesi

BOYNUMUZA ATILMIŞ DÜĞÜM: KRAVAT

ÇİZGİLİ DEFTER
BOYNUMUZA ATILMIŞ DÜĞÜM: KRAVAT
               
                Kravat günümüz erkek modasının vazgeçilmez aksesuarlarından biridir. Yılda yaklaşık olarak 800 milyon adet satılmasıyla modacılarında vazgeçilmezidir. Sonuçta dünya üstünde 650 milyona yakın erkek de kravat takmaktadır.
            Peki, hiç düşündünüz mü acaba,  kravat nasıl ortaya çıktı ve dünya üzerinde bu kadar yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Kökenine baktığımızda ilk olarak M.Ö. 3. Yüzyılda Çin askerlerinin bu boyun bağını kullandıklarını görmekteyiz. M.Ö. 1. Yüzyıla geldiğimizde Romalı askerler  “focale” isimli bir bezi soğuk havalarda boyunlarını soğuktan korumak için kullanıyorlardı. Ayrıca sıcak havalarda da bu bezi ıslatarak serinlemeye çalışıyorlardı.
            1618 ve 1648 yılları arasında yapılan 30 yıl savaşları esnasında Hırvat askerleri kravat takıyorlardı. Tabii ki bu günümüz kravatları gibi değildi ve bir anlamı vardı. Hırvat askerleri savaşa giderken, eşleri veya anneleri başlarından çıkarttıkları atkıları boyunlarına bağlayarak bir düğüm atarlardı. Bu özel düğümün onları kötülüklerden koruyacağına dair bir inançları vardı. Asker açısından bakarsak sevdiği bir insanın kokusunu duymak veya çevresine benim bekleyenim var gibi bir mesaj veriyor olmak gurur verici olmalıydı. Bu gelenek bir nebze de olsa kadınların eşlerini işe uğurlarken kravatını düzeltme şeklinde devam etmektedir.
            İlerleyen yıllarda Fransa’ya oradan İngiltere’ye ve tüm dünyaya yayılmıştır. Ülkemize gelişi ise Osmanlı’nın batılılaşma çalışmaları sırasında olmuştur. İlk kravat takan padişahımız ise Sultan Abdülmecid’tir.
            İlk olarak devlet memurları arasında yaygınlaşan kravat takma modası ilerleyen yıllarda, özel sektörde ve okullarda özellikle liselerde kullanılmaya başlandı. Aslında bir statü sembolüydü.
            Kravat’ın moda sektörüne yaptığı katkının tersine insan vücuduna zararları olduğunu biliyor muyuz? Kravat taktığımızda çoğu zaman boğulacakmış gibi hissederiz. İnsanı geren bir yapısı vardır. Yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Şah damarına baskı yapan kravat,  beyne daha az kan pompalanması sonucunda felç olma riskini de beraberinde getirmektedir. Ayrıca, baş ağrısı, baş dönmesi, damar sertliği, kireçlenme, glaucoma ve gırtlak kanserine de yol açmaktadır. Psikolojik etkilerine baktığımızda; bizi strese sokması yanı sıra çabuk sinirlenme, hoşgörüsüzlük ve anksiyete gibi rahatsızlıklar görülmektedir.
            Ülkemizde yürürlükte bulunan 1303 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. Maddesinin b bendinde “…kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri süveterler giyilmez. ….. Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz. “ hükmü ile erkek devlet personelinin kravat takma zorunluluğu dile getirilmiştir.
            Bir ara meclis çalışmaları sırasında kadın milletvekillerinin pantolon giyip giyilmemesi tartışmaları yaşanırken kravat takma zorunluluğa dile getirilmişti. Bunun üzerine iktidar partisi önergeyi geri çekti.
            Bir politikacının dediği gibi: “Kravat takma mecburiyetinin günümüz dünyasında tek tipçi ve toplumu yukarıdan aşağıya insanların kılık kıyafetine göre dizayn etme anlayışının ürünüdür. Bu mecburiyetin kaldırılmasının yine kişi hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi için zorunludur.” diyerek dile getirmiştir.
            Günümüz dünyasında kravat’a karşı bir hava esmekte. Çevremize baktığımızda çoğu insan kravat takmak istemiyor. Ama dayatmalar sonucunda bazen bunu takmaya mecbur kalıyor. Bu mecburiyet bazen ters tepiyor.
            Gençler kravat takmak istemiyor. Zaten birçok lisede kravat zorunluluğu kaldırıldı. Hala bunu uygulayan okullar mevcut.
            TV dizilerini eleştirdiği bir konuşmasında başka bir politikacımız ise şöyle söylüyor: “Çocuklarımız kravatlarını affedersin göbeğinden bağlamaya çalışıyorsa, kedi kuyruğu gibi bir kravatı bir tarafına bağlamış durumdaysa……… gençlerimizin de boynunda kravata benzer bir şey var ama göbeğine doğru sarkmış, ne idüğü belirsiz bir şey.”
            Ne idüğü belirsiz bir şey diyerek aslında istemeden de olsa bence doğru bir tanımlama yapmış. Bir çeşit atkı olarak ortaya çıkan kravat, zamanla erkeklerin boğazını sıkan bir aksesuar olmuştur.
            Aslında kravat, otoritenin insanlar üstünde ben sizin efendinizim söyleminin beze bürünmüş halidir. Çoğu insan ve toplum kravat’ın insanı boğan otoriteye boyun eğilmesini öngören bu takıyı neden taktığının farkında olduğunu da düşünmüyorum. Sadece bir gelenek ve körü körüne bir moda olmaktan öte bir şey değildir aslında.
            Kravat taktığımızda çok mu yakışıyor? Hayır, sadece otoriteye ben senin için çalışmaya hazırım mesajı veriyoruz.
            Doğaldır ki, kravat çıplak vücudumuza taktığımız bir aksesuar değil, takım elbise ve gömlekle birlikte giydiğimiz bir şey. Aslında burada kravat özelinde sorgulanması gereken bu zorlama kıyafetlerin giyilmesi. Özellikle iş yaşamında hiç rahat olmayan bu kıyafetlerin giyilmesi iş verimini düşürmektedir. Bence kıyafetler mesleğe göre olmalıdır. Yani bir bilgisayar mühendisi veya öğretmenin bu tür zorlama kıyafetleri giymeye zorlanmasının açıklanabilir tarafı yoktur.
            Ayrıca sadece kravat değil insanların saçlarının, sakallarının ve bıyıklarının da nasıl olacağının otorite tarafından emredilmesi, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlalidir. Otorite insanların kılıyla tüyüyle değil daha iyi çalışma şartları ve adil gelir paylaşımı üzerine odaklanmalıdır.
            Canımız istediği için kravat taktığımız, kıyafetimiz, saçımız ya da sakalımız için eleştirilmediğimiz, kendi modamızı yaratıp içinde kaybolduğumuz, özgür bir dünya istiyorum. Boynumuza atılmış bu düğümü çözme vakti gelmedi mi? 17 Şubat 2014 Cenk TUNÇ. Ankara. cengo13@hotmail.com