ÇİZGİLİ DEFTER
BOYNUMUZA ATILMIŞ
DÜĞÜM: KRAVAT
Kravat günümüz erkek
modasının vazgeçilmez aksesuarlarından biridir. Yılda yaklaşık olarak 800 milyon
adet satılmasıyla modacılarında vazgeçilmezidir. Sonuçta dünya üstünde 650
milyona yakın erkek de kravat takmaktadır.
Peki, hiç düşündünüz mü acaba, kravat nasıl ortaya çıktı ve dünya üzerinde
bu kadar yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Kökenine baktığımızda ilk olarak M.Ö.
3. Yüzyılda Çin askerlerinin bu boyun bağını kullandıklarını görmekteyiz. M.Ö.
1. Yüzyıla geldiğimizde Romalı askerler
“focale” isimli bir bezi soğuk havalarda boyunlarını soğuktan korumak
için kullanıyorlardı. Ayrıca sıcak havalarda da bu bezi ıslatarak serinlemeye
çalışıyorlardı.
1618 ve 1648 yılları arasında
yapılan 30 yıl savaşları esnasında Hırvat askerleri kravat takıyorlardı. Tabii
ki bu günümüz kravatları gibi değildi ve bir anlamı vardı. Hırvat askerleri
savaşa giderken, eşleri veya anneleri başlarından çıkarttıkları atkıları
boyunlarına bağlayarak bir düğüm atarlardı. Bu özel düğümün onları
kötülüklerden koruyacağına dair bir inançları vardı. Asker açısından bakarsak
sevdiği bir insanın kokusunu duymak veya çevresine benim bekleyenim var gibi
bir mesaj veriyor olmak gurur verici olmalıydı. Bu gelenek bir nebze de olsa kadınların
eşlerini işe uğurlarken kravatını düzeltme şeklinde devam etmektedir.
İlerleyen yıllarda Fransa’ya oradan
İngiltere’ye ve tüm dünyaya yayılmıştır. Ülkemize gelişi ise Osmanlı’nın
batılılaşma çalışmaları sırasında olmuştur. İlk kravat takan padişahımız ise
Sultan Abdülmecid’tir.
İlk olarak devlet memurları arasında
yaygınlaşan kravat takma modası ilerleyen yıllarda, özel sektörde ve okullarda
özellikle liselerde kullanılmaya başlandı. Aslında bir statü sembolüydü.
Kravat’ın moda sektörüne yaptığı
katkının tersine insan vücuduna zararları olduğunu biliyor muyuz? Kravat
taktığımızda çoğu zaman boğulacakmış gibi hissederiz. İnsanı geren bir yapısı
vardır. Yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Şah damarına baskı yapan
kravat, beyne daha az kan pompalanması
sonucunda felç olma riskini de beraberinde getirmektedir. Ayrıca, baş ağrısı,
baş dönmesi, damar sertliği, kireçlenme, glaucoma ve gırtlak kanserine de yol
açmaktadır. Psikolojik etkilerine baktığımızda; bizi strese sokması yanı sıra
çabuk sinirlenme, hoşgörüsüzlük ve anksiyete gibi rahatsızlıklar görülmektedir.
Ülkemizde yürürlükte bulunan 1303
sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında
Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. Maddesinin b
bendinde “…kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri
süveterler giyilmez. ….. Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız
dolaşılmaz. “ hükmü ile erkek devlet personelinin kravat takma zorunluluğu dile
getirilmiştir.
Bir ara meclis çalışmaları sırasında
kadın milletvekillerinin pantolon giyip giyilmemesi tartışmaları yaşanırken
kravat takma zorunluluğa dile getirilmişti. Bunun üzerine iktidar partisi
önergeyi geri çekti.
Bir politikacının dediği gibi: “Kravat
takma mecburiyetinin günümüz dünyasında tek tipçi ve toplumu yukarıdan aşağıya
insanların kılık kıyafetine göre dizayn etme anlayışının ürünüdür. Bu
mecburiyetin kaldırılmasının yine kişi hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi
için zorunludur.” diyerek dile getirmiştir.
Günümüz dünyasında kravat’a karşı
bir hava esmekte. Çevremize baktığımızda çoğu insan kravat takmak istemiyor.
Ama dayatmalar sonucunda bazen bunu takmaya mecbur kalıyor. Bu mecburiyet bazen
ters tepiyor.
Gençler kravat takmak istemiyor.
Zaten birçok lisede kravat zorunluluğu kaldırıldı. Hala bunu uygulayan okullar
mevcut.
TV dizilerini eleştirdiği bir
konuşmasında başka bir politikacımız ise şöyle söylüyor: “Çocuklarımız
kravatlarını affedersin göbeğinden bağlamaya çalışıyorsa, kedi kuyruğu gibi bir
kravatı bir tarafına bağlamış durumdaysa……… gençlerimizin de boynunda kravata
benzer bir şey var ama göbeğine doğru sarkmış, ne idüğü belirsiz bir şey.”
Ne idüğü belirsiz bir şey diyerek
aslında istemeden de olsa bence doğru bir tanımlama yapmış. Bir çeşit atkı
olarak ortaya çıkan kravat, zamanla erkeklerin boğazını sıkan bir aksesuar
olmuştur.
Aslında kravat, otoritenin insanlar
üstünde ben sizin efendinizim söyleminin beze bürünmüş halidir. Çoğu insan ve
toplum kravat’ın insanı boğan otoriteye boyun eğilmesini öngören bu takıyı
neden taktığının farkında olduğunu da düşünmüyorum. Sadece bir gelenek ve körü
körüne bir moda olmaktan öte bir şey değildir aslında.
Kravat taktığımızda çok mu
yakışıyor? Hayır, sadece otoriteye ben senin için çalışmaya hazırım mesajı
veriyoruz.
Doğaldır ki, kravat çıplak vücudumuza
taktığımız bir aksesuar değil, takım elbise ve gömlekle birlikte giydiğimiz bir
şey. Aslında burada kravat özelinde sorgulanması gereken bu zorlama
kıyafetlerin giyilmesi. Özellikle iş yaşamında hiç rahat olmayan bu
kıyafetlerin giyilmesi iş verimini düşürmektedir. Bence kıyafetler mesleğe göre
olmalıdır. Yani bir bilgisayar mühendisi veya öğretmenin bu tür zorlama
kıyafetleri giymeye zorlanmasının açıklanabilir tarafı yoktur.
Ayrıca sadece kravat değil
insanların saçlarının, sakallarının ve bıyıklarının da nasıl olacağının otorite
tarafından emredilmesi, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlalidir. Otorite
insanların kılıyla tüyüyle değil daha iyi çalışma şartları ve adil gelir
paylaşımı üzerine odaklanmalıdır.
Canımız istediği için kravat
taktığımız, kıyafetimiz, saçımız ya da sakalımız için eleştirilmediğimiz, kendi
modamızı yaratıp içinde kaybolduğumuz, özgür bir dünya istiyorum. Boynumuza
atılmış bu düğümü çözme vakti gelmedi mi? 17 Şubat 2014 Cenk TUNÇ. Ankara. cengo13@hotmail.com
Çok güzel kaleme almışsınız. Nedense hiç sorgulanmamış saçma sapan bir dayatma...Kadın giysileri üzerinde bu kadar özgür tavır takınanlar ilginçtir erkekler için alabildiğine baskıcı..Saç uzunluk seviyesi, kravat zorunluluğu gibi anlamsızlıklar malesef mevcut. Birde bu arz ve talep meselesi..Mesela Siz ve Ben bunu anlamsız buluyoruz ancak eminimki birçok erkek bunu bir disiplin olarak algılıyor...Bir Kadın için kamuda makyaj yapamaz veya saçını kısa kesemez gibi bir yasa çıksa Eminim taksimde binler konvoy yapar..Ama erkek üzerine onlarca kılık kıyafet dayatması mevcut..ve bu uygulamalardanda muzdarip olan birisiyim.şiddetle kınıyorum..ama ne çare...
YanıtlaSil- Muhammed Ensari -