ÇİZGİLİ DEFTER
TOP SAHASI
Hazır yerel seçimler yaklaşırken bir konuya dikkat çekmek
isterim.
Hepimizin küçükken alışveriş yaptığı bir bakkalı, kasabı, manavı
veya okul önlerinde turşu suyu içtiği bir turşucusu vardır.
Bunların yanı sıra bizim çocukluğumuzda “top sahaları” vardı.
Küçüklüğümüzde top sahaları; bütün enerjimizi harcadığımız,
yakalamaca(ebeleme), çelik çomak ve en önemlisi de diğer mahalle çocukları ile
bir araya gelerek futbol maçı yaptığımız yerlerdi.
Bu yerler genelde apartman veya evlerin arasında kalmış, boş
arsa veya arazilerdi. Bizler veya büyük ağabeyler bir araya gelerek inşaat
tahtalarından kaleler yapılırdı. İlerleyen zamanlarda bu sahaların yanlarına
“beyaz gölge” dizisinin etkisiyle panya (potanın arkasında ki dörtgen bölge)
kısmı tahtadan, çemberi inşaat demirinden yapılmış potalar da yapıldı.
Böylece basketbolla da tanışmış olduk.
Eve gelip çantamızı fırlatır fırlatmaz soluğu aldığımız,
arkadaşlarımızla güzel vakit geçirdiğimiz yerlerdi top sahaları. Zemini genelde
topraktı. İlkbaharda kenar kısımları biraz otlanırdı. Ama üzerinde çok top
oynadığımız için genelde ot bitmezdi.
Mahallelerin amatör futbol takımları da çoğu zaman bu yerlerde
antrenmanlarını yaparlardı. Günümüz futbolunun birçok önemli ismi bu toprak
sahalarda futbola başlamıştır. Yani aslında bu alanlar gençlerin ve çocukların
nefes aldığı, sosyalleştiği ve spor yaparak kendilerini geliştirdikleri
yerlerdi.
Bir gün buldozerler geldi; önce şaşkınlıkla baktık ne
yaptıklarına, sonra yerin altından ters
ağaç kökü gibi fışkıran
kolonları görünce, şaşkınlığımız üzüntüye dönüştü. Birbirimize dönüp “burası
bizimdi” dedik.
Nasıl yaparlar?
Nasıl olur? diyerek pasif tepkilerimizi ortaya koymuştuk.
Elimizdeki son oyun alanımızı, top sahamızı almışlardı.
Elimizden bir şey gelmiyordu. Elinden bir şey gelenlerde şehrin içinde kalan
son rantları yeme telaşındaydılar bence.
Top sahalarımız elimizden gidince daha tehlikeli bir iş yaparak
caddede top oynamaya başladık.
İki tane taş koyunca kale oluyordu. Düşmemek için çok dikkat etmemiz
gerekiyordu. Ayrıca arabalar gelirken oyun duruyor kimse yerinden
kıpırdamıyordu.
Adeta bir tür saygı duruşu gibi.
İlerleyen zamanlarda araç trafiğinin artmasıyla cadde de top
oynayamaz olduk. Ara sokaklarda hiç oynayamıyorduk. Arabası kıymetli komşular
hemen balkona çıkıp “çekilin bakayım arabanın yanından, gidin başka yerde
oynayın ” diyerek bizi uzaklaştırıyorlardı. Sanki başka yer varmış gibi.
Yıllar geçti o
günlerin üzerinden; şimdi artık top sahaları hiçbir yerde yok.
Şimdi park ve spor alanları var. İşler biraz daha planlı
gittiğinden yeni yapılan yerlerde ya site içlerinde ya da konut alanlarının
arasında bu tür alanlar oluşturuluyor.
Nedense
belediyeler bizim “top sahası” dediğimiz alanları çoğaltmak yerine,
betonlaştırmaya çalışıyorlar. Ya da o kadar kötü tasarlanmış parklar yapılıyor
ki, çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin sağlıklı spor yapması imkânsız hale
geliyor.
Yaklaşan yerel
seçimlerle birlikte mutlaka oyumuzu kullanacağız. Sadece kaldırım yapmakla,
çöpleri toplamakla belediyecilik olmuyor. Ve sevgili okurlar sizden bir ricam
var. Lütfen yerel yönetime talip olanlara şunu soralım: Spor sahalarında
insanların basabilecekleri veya üzerinde top oynayabilecekleri çim alanlar
yapacak mısınız?
Bu yeşil alanlarda hayvanların da rahatlıkla dolaşabileceği tel
örgülü bölgeler oluşturacak
mısınız? Yeni spor alanları yapacak mısınız? Var olanları düzeltecek misiniz?25
Şubat 2014 Cenk TUNÇ. Ankara. cengo13@hotmail.com